Sunday, January 30, 2011
Nusr'et Etiler
Vedat Milor'da izledikten sonra en kısa zamanda gitmek üzere notunu aldığım Nusr'et'e bu cumartesi gitme fırsatı yakaladım ve hayatımdaki en leziz eti tatmış oldum. Antrikot tabağı, salata ve patates, yanında da kırmızı şarap aldığımız Nusr'et'in etlerinin kalitesi su götürmez. Her lokması lokum gibiydi. Restorandaki yekpare masif ağaç masada yediğimiz yemekten inanılmaz keyif aldık. Diğer müşterilerin de suratından okuduğumuz hepsinin bizimle aynı hisleri paylaştığıydı. En kısa zamanda yeniden ve yeniden gitmek ve diğer etlerden tatmak istiyorum. Tek problem mekanın darlığı nedeniyle kasanın gözümüze sokulması olabilir, diğer her şey on numara!
Günaydın İstinye Park!
En sonunda, ağzıma layık leziz ve keyifli bir akşam yemeği! Hem de beklemediğim bir yerde ve zamanda! Sinema öncesi hızli bir tempoda hafif birşeyler atıştıralım derken ayaklarımız bizi İstinye Park'da İstinye Pazarı denilen bölgedeki Günaydın'a götürüverdi cuma akşamı. Hafif deyince akla ilk gelen bonfile ve dana pirzola değil tabii ki, ama salatalarının da çok iyi olduğunu hatırladığım için orayı tercih ettik. Gerçekten de rozbifli salatalarımız sosu ve tazeliğiyle hatta iceberg'inin kıtırlık kıvamı ile çok iştah açıcıydılar. Öyle ki sözde salata yiyerek hafiflediğimizi düşünürken, açılan iştahımızla önce taptaze focaccio sepetini talan ettik, sonra da hızımızı alamayıp yan masadan gördüğümüz ev yapımı (o da ne demekse, el yapımı daha doğru değil mi?) patateslerden ısmarladık. Patates kızartmasını ilk defa bu kadar gourmet olarak yedim diyebilirim:-) Taze kekik, kırmızı pul biber ve kaya tuzu ile tatlandırılması, yanında da barbeque sosla gelmesi, basit bir patates kızartmasını şölene çevirdi! İşte zaten bu lokantada genel havada da hissedilen şey şu: rahatlık ve doğallık. Masa paylaşımlı oturma düzeni, etlerin dolaplarda sergilenmesi, hemen yanınızda et hazırlamakla meşgul kasapların garsonlarla atışması, inip kalkan satırın tak tak'ı. Herşey çok doğal ve umursamaz bir atmosferde, özünde iyi bir yemek yemenin tadına eşlik ediyor. İyi bir lokantanın formülü aslında çok basit benim için, bir kez daha bunu anladım. Az, öz, taze... Tek olumsuz yan, kaç seferdir medium rare yani az orta pişmiş olarak sipariş verilen bonfile, her seferinde az pişmiş olarak geliyor, geri yollayınca da çok pişmiş olarak dönüyor. Bir et lokantası için önemli bir ayrıntı, tabii. Ama geri kalan herşey o kadar tadındaydı ki, umursamadım gitti!!
Sunday, January 23, 2011
Savoy Balık
Epeydir bende yazma tadı uyandıracak bir yerde yemek yiyemenin verdiği keyifsizlikle, uzunca bir aradan sonra tekrar kritikteyim. Hakkında olumlu yazacak bir lokanta karşıma çıkamadığından maalesef konumuz Savoy Balık, Cihangir. Soğuk başlangıçlar kötü, sıcak aralar kötü, gelen balık çiflik ve tatsız tutsuz bir ızgara. Başka söze gerek var mı? Var var bir de 2 gündür bağırsaklar bozuk! Kısa oldu bu eleştiri:-) Allahtan onlarda biliyor herhalde ne kadar mediocre bir servis verdiklerini ki, kişi başı 30 lira hesapla sadece keyifsiz bir yemeğin doyumsuzluğu ile masadan kalkabildik...
Subscribe to:
Posts (Atom)